• https://www.facebook.com/kahan.onur.arslan
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905555979292
  • https://www.twitter.com/kahanonurarslan
  • https://www.instagram.com/kahanonurarslan
  • https://www.youtube.com/@kahanonurarslan

"OHAL" üzerine...


OHAL ilanının ardından bazı vatandaşlar havaya ateş ederek ve çeşitli sevinç gösterileri eşliğinde bu kararı kutladılar. Elbette olağanüstü dönemler olağanüstü tedbirler gerektirir ancak henüz nasıl uygulanacağını bilmediğimiz bir olağanüstü hal ilanının bu şekilde karşılanması oldukça garip geldi bana.

Evet bir temizlik yapılması gerektiği ortada (daha doğru bir ifadeyle muhataplar 15 temmuz itibariyle bunun farkına varmış bulunuyorlar zira bu gerçek çok öncelerden beri ortadaydı aslında) ve bunun için OHAL de gerekli gibi görünüyor ancak ne olursa olsun temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının durdurulmasının çok daha kolaylaşacağı hukuki denetim imkânının bulunmadığı bir ortamda darbe teşebbüsüyle ve malum cemaatle hiçbir ilişkisi bulunmayan fakat mevcut iktidarın karşısında muhalefet konumunda bulunan bazı insanların bir takım endişeler taşıması da haksız görülmemeli.

Olağan dönemde dahi, iktidarın politikaları aleyhinde sadece düşüncelerini ifade eden vatandaşların bile karşılaştıkları tavır ve tutumlar göz önünde bulundurulduğunda olağanüstü hal döneminde bu vatandaşların kaygılı olması gayet normaldir.

Yakın tarihimiz, “senin suçun yoksa neden korkuyorsun” söyleminin pratikte ne kadar değersiz olduğunun örnekleriyle doludur.

Bu sebeple insan onurunu temel değer olarak benimseyerek, yaşam hakkı, kişinin maddi ve manevi varlığının bütünlüğü, işkence ve kötü muamele yasağı, masumiyet karinesi, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi, adil yargılanma hakkı, düşünce ve kanaat hürriyeti gibi temel hak ve hürriyetleri en üst seviyede tutan bir tutum sergilemek sürecin toplumsal ve tarihsel meşruiyeti açısından olmazsa olmazdır.

Bu süreçte mevcut iktidar, kendi siyasal hareketine yarayacak ya da kısa vadede yarayacağını sandığı ancak gerçekte kendisine karşı en büyük tehlikeye dönüşecek olan bir “cadı avı” başlatarak tüm muhalifleri ortadan kaldırabilecek bir ayrıştırma politikası uygulayabileceği gibi; tüm halkın ortak düşmanı karşısında toplumun tüm kesimlerini birleştirici ve bütünleştirici bir politika uygulamayı da tercih edebilir.

Bir başka ifadeyle demokrasiye karşı yapılan bu girişim neticesinde Türkiye Cumhuriyeti, ya demokrasisini daha da güçlendirecek ya da mevcut demokratik kazanımlarını da kaybedecektir.

Dilerim birincisi olur. Bunu zaman gösterecek .

                                                                                                  K.O.A.
                                                                                          21 Temmuz 2016