Dün gece, Ergenekon tezgâhına, yolsuzluklara, anayasanın ve hukukun defalarca yok sayılmasına tepki göstermeyen halkımız darbe girişimine en güzel ve en doğru tepkiyi vermiştir. Bu sonuç, Türk halkının hâlâ ve ısrarla demokrasiyi istediğinin ve desteklediğinin bir göstergesidir. Bu tepki, ümit vericidir, sevindiricidir.

Şimdi bu darbe girişimi belası çok şükür savuşturulduğuna göre (öyle olmasını temenni ediyorum), gelelim diğer meselelere…

Dün gece savunulan temel değer demokrasi ve hukuk devletidir. Bu sebeple, bu andan itibaren mevcut iktidarın, demokrasinin ve hukuk devletinin gerekleri hususunda son derece hassas olması gerekir.

Bu olayı kuvvetler ayrılığı ilkesini ve demokrasiyi ortadan kaldıracak şekilde bir otoriterleşme için gerekçe haline dönüştürmek, demokrasiye darbeden çok daha fazla zarar verecektir. Bu olayı gerekçe yaparak kitleleri mobilize etmek ve halkı bölecek açıklamalar yapmak suretiyle buradan bir siyasi rant sağlamak hiçbir siyasi ahlakla bağdaşmaz.

Ayrıca hukuk devleti gereklerinden uzaklaşmak da meşruiyeti ortadan kaldıracaktır. Bilindiği üzere hukuk devletlerinde ihkak-ı hak yasaktır. Bu sebeple darbe girişiminden sorumlu olanlar ve millete bu zulmü yapanlar da; silah bırakan ve her şeyden bihaber, kandırılarak oraya götürülen, emir altında kendilerini birden darbe tertibi içerisinde bulan askerlere karşı vahşice tavır takınanlar da hukuk gerekleri çerçevesinde cezalandırılmalıdır.

Toplumda bu konularda kaygılar taşıyan büyük bir çoğunluk olduğunu gözlemlemişsinizdir. Dilerim bu kaygılar yersiz kaygılar olarak kalır. Dilerim demokrasiye, darbe karşısında sahip çıkan yurttaşlar, demokrasinin şeffaflık, denetlenebilirlik ve çoğulculuk ilkelerine de aynı hassasiyetle sahip çıkarlar.

                                                                                                 K.O.A.
                                                                                        16 Temmuz 2016