• https://www.facebook.com/kahan.onur.arslan
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905555979292
  • https://www.twitter.com/kahanonurarslan
  • https://www.instagram.com/kahanonurarslan
  • https://www.youtube.com/@kahanonurarslan

Kahan Onur Arslan 
- Kamu Hukuku Doktoru - 
Pamukkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi 
Genel Kamu Hukuku A.B.D. Öğretim Üyesi

ANASAYFA




Taming Leviathan (Leviathan'ı Evcilleştirmek) Matt Herring - 2011


Belki mutluluğun resmini yapamam ama en azından Türk vatandaşları için mutluluğun formulünü buldum.
...Bu olayı kuvvetler ayrılığı ilkesini ve demokrasiyi ortadan kaldıracak şekilde bir otoriterleşme için gerekçe haline dönüştürmek, demokrasiye darbeden çok daha fazla zarar verecektir. Bu olayı gerekçe yaparak kitleleri mobilize etmek ve halkı bölecek açıklamalar yapmak suretiyle buradan bir siyasi rant sağlamak hiçbir siyasi ahlakla bağdaşmaz.
... ÖZGÜRLÜK diyorum dostlar, en kıymetli değer. Hiçbir şey, ama hiçbir şey uğruna feda etmeyin özgürlüğü... Ne kendi özgürlüğünüzü ne de bir başkasının özgürlüğünü...
... Bu sebeple insan onurunu temel değer olarak benimseyerek, yaşam hakkı, kişinin maddi ve manevi varlığının bütünlüğü, işkence ve kötü muamele yasağı, masumiyet karinesi, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi, adil yargılanma hakkı, düşünce ve kanaat hürriyeti gibi temel hak ve hürriyetleri en üst seviyede tutan bir tutum sergilemek sürecin toplumsal ve tarihsel meşruiyeti açısından olmazsa olmazdır.
... İktidar partisinin her mevki ve makam bizden olmalı tavrının bu seçimlerde dahi hâkim olduğunu görmek bana komik geliyor. Cumhurbaşkanı bizden olsun, başbakan bizden olsun, bürokratlar bizden olsun mantığını anlarım da, üniversiteler bizden olsun, hâkimler bizden olsun, savcılar bizden olsun, barolar bizden olsun, odalar bizden olsun tavrına son merhalede öğrenci temsilcileri ve öğrenci konseyi bizden olsun yaklaşımının eklenmesini anlayamıyorum. Oldu olacak sınıf başkanları da sizden olsun... Hatta vatandaşların da tamamı sizden olsun, biz rahatsız ediyorsak çıkalım. Böylece çoook demokratik oluruz, ülke tadından yenmez.
16 Nisanda “evet” çıkınca yeniden şahlanışa geçeceğiz... ... Hukuk alanında o kadar iyi bir seviyeye geleceğiz ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini bile kaldıracağız. “Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi” kuracağız ve diğer tüm devletler de kendi ülkelerinde bu mahkemenin yargı yetkisini kabul edecekler...
Şimdi de bir metin koydular önümüze anayasa diyorlar adına ama belli ki “banayasa” yapmışlar kendilerine. Anayasa literatüründe dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan yetkileri tek bir kişide toplamaya çalışıyorlar. ... Bu sefer çok geç olmadan HAYIR demek gerekiyor. Aksi takdirde bineriz bir alamete gideriz kıyamete. Hem de tek yön biletle.
... Oysa Caucher, saygıdeğer Oxford akademisyen tipini “yatağının başında en az yirmi kitap bulunduran ve bundan başka dünya malına ihtiyaç duymayan yoksul Oxford kâtibi” olarak tanımlamaktaydı.[6] Elbette bu tanımlamanın yapıldığı dönemlerde Oxford’da ‘spin-out’ şirketler yoktu. Anlaşılıyor ki evrenselcilik, çıkar gözetmeme, kuşkuculuk, toplumculuk ve paylaşma şeklindeki normlar doğrultusunda hakikatin peşinden gitme olarak tanımlayabileceğimiz bilim, günümüzde bu normlardan sapmış/saptırılmış durumda.
... Ergenekon Davası kanımızca hukuki niteliği zayıf, siyasi niteliği ise ağır basan bir davadır. Bu davanın arkasında kimin olduğu sorusunun cevabı ise kanımızca yine yukarıdaki satırlarda gizlidir. Bu davada birbiriyle ilişkili gibi gösterilen gruplar arasında kimler yer almıyorsa bu davanın arkasından onlar çıkacaktır.
... “Uzmanlar”ın dahi kesin yargılarla hüküm yürütemedikleri sanal bir piyasada; insanlar şansa dayalı kolay para kazanma ve bireysel zenginlik üzerine düşünürlerken, spekülatif mali sermayeye aşırı yönelmenin ülke ekonomisinde açtığı yaraları göz ardı ediyorlar. Bireysel zenginliğin ‘kısa vadeli’ yararları olabileceği fakat ‘uzun vadeli gerçek yararın’ ülke zenginliğinde saklı olduğunu unutmayalım.
 2